Tutuklanan Üniversite Öğrencileri Anlatıyor: Eğitim Hayatım Sekteye Uğradı

Tutuklanan Üniversite Öğrencileri Anlatıyor: Eğitim Hayatım Sekteye Uğradı

Gözaltı ve tutukluluk süreçlerinin öğrencilerin hayatlarına dair etkisini Ankara’dan Rojbin’in deneyimiyle dinliyoruz.

– Rojbin Türkoğlu

Üniversite öğrencileri toplumsal eylemlerin ardından gözaltı ve tutuklama süreçleri ile karşılaşıyor. Ankara Üniversitesi Biyoloji bölümünde son sınıf öğrencisi Rojbin de onlardan biri.

Rojbin ile tutuklu arkadaşları için katıldığı eylemde gözaltına alınarak tutuklandığı süreci konuştuk.

Rojbin tutukluluk sürecinin okul hayatını da etkilediğini, mücadeleye devam etmeyi sürdürceklerini anlattı.

“Kampüste yeni deneyimlere yer verildi”

Öğrenci eylemleri deneyimlerin nasıl?

Yalnızca bu süreçte değil, üniversite dönemim boyunca öğrenci gençlik hareketi içerisinde aktif olarak insiyatif almaya çalıştım. Kendi üniversitemin dayanışmaları, toplulukları başta olmak üzere pek çok gençlik gündemini takip ederek eylemlerde, forumlarda, tartışma ortamlarında yer aldım.Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve iktidarın uzun bir süredir tercih ettiği kayyum siyasetine karşı başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere kendi şehirlerimize ve kampüslerimize varan eylemler, yürüyüşler gerçekleştirildi. Biz de Ankara Üniversitesi öğrencileri olarak hem 20 Mart’ta Tandoğan Kampüsü’nde, takip eden günlerde şehir merkezinde eylemler yaptık. Bu eylemleri yapma sebebimiz başta halkın iradesinin gasp edilmesine karşı olmakla beraber, özerk ve demokratik üniversiteyi yeniden savunmak idi. Başta kendi üniversitemizin kayyumu AKP’li Necdet Ünüvar ve tüm kayyumları göndermek için eylemler gerçekleştirdik. 19 Mart ise tartışmaya, taleplerimizi meydanlarda kitlelerce haykırmamıza olanak da sağlayan bir süreç oldu. Bu açıdan özellikle Ankara Üniversitesi olmak üzere her bir kampüste bize yeni deneyimlere yer verdi.

Eylemlere katıldığında karşılaşacağın engellerin, polis/yargı baskısının farkında mıydın? 

Yalnızca 19 Mart’ta değil Türkiye’de özellikle son dönemeçte artan polis, yargı, gözaltı ve tutuklama baskısı söz konusu iken bu denli kamuouyunda ses getiren bir gündemde yine bu baskılarla karşılaşabileceğimiz mümkündü. Daha öncesinde katıldığım eylemlerden doğru, gözaltı süreci ve polis baskısıyla tanışmış olsam da 19 Mart sürecinde biriken öğrenci gençliğin isyanını söndürmek üzere daha farklı bir polis şiddetiyle karşılaşmış olduk. İktidarın Haziran İsyanı’ndan aldığı korkuyu; İstanbul’da Saraçhane direnişinde, Ankara’da ODTÜ’lü arkadaşlarımızın şehrin içerisinde OHAL ile karşılaşmasından gördük. ODTÜ’ye toplu ulaşım içeriden ve dışarıdan tamamen kapatıldı ve arkadaşlarımız ormanlık alanlarda yoğun polis saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Eylemler boyunca artık sadece ben ya da öncesinde gözaltı deneyimi olanlar değil tüm arkadaşlarımızın bunu göze aldığını ve bunun üzerinden eylemlerinin de daha çok radikalleştiğini görmüş olduk. 

“İlaçlarımıza erişim sağlanmadı”

Gözaltı süreci yaşadın mı?

Bu süreçte hem gözaltı hem de ev baskınları gerçekleşti. Bizzati ikametgahıma gelmeyen polis, başka arkadaşlarımın kapısını çalarak korku iklimini daha çok yaymak istedi. Ev baskınında bana ulaşamayan polise, savcılığa gittiğimde ise sürekli olarak işin savsaklandığı bir süreçle karşılaştık. Ardından 25 Nisan günü, Konur Sokak’ta tüm üniversitelerden öğrenciler olarak tutuklanan arkadaşlarımız için adalet, özgürlük istedik. Ev baskınlarında çıplak aramanın işkence olduğunu haykırdık ve geleceğimiz için yürümek istedik. Bunun üzerine polisin yoğun saldırısıyla karşı karşıya kaldık ve sokaktan çıkışları kapatarak usulsüz bir gözaltı işlemi gerçekleştirdi. 

Gözaltı sürecinde ne gibi hak ihlalleriyle karşılaştın?

25 Nisan Konur Sokak’ta yoğun polis işkencesi yaşandı. Alanda polisin direkt olarak kadın+lara şiddetiyle karşılaştık. Ben de pek çok kişi gibi bu şiddete karşı çıkmak isterken gözaltına alındım. Ankara Emniyeti’nin tacizleri bu eylem alanında da devam etti. Bir kadın arkadaşımız üstü açılana dek sürüklenerek gözaltına alındı. Bir diğer kadın arkadaşımız hakkında Ankara Valiliği açıklama yaparak transları hedef gösterdi ve transfobi ile bir kez daha bu eylemde karşılaştık, Ben ve iki arkadaşım daha astım hastası olmamıza rağmen ilaçlarımıza erişim sağlanmadı. Avukat ve doktor baskısından sonra ilaçlarımızı alabildik.

Ne kadar süre gözaltında/tutuklu kaldın? Bu süreçten bahseder misin?

Gözaltına alınanların tamamı yaklaşık 30 kişi mevcutlu tutulduk ve iki  geceyi nezarette geçirdik. Savcının tutuklama talebiyle sekiz kişi nöbetçi mahkemeye çıkarıldık. Benimle beraber üç arkadaşım daha usulsüz bir biçimde tutuklandık. Tutuklananlar arasında tek kadın olmanın yalnızlığını yaşamış olsam da dışarıdan gelen feminist dayanışma ile güç buldum. Sincan hapishanesine getirildiğimizde ise girişte çıplak aramaya varacak biçimde yoğun bir arama gerçekleşti ve yine biraz direnmenin ardından aramaya son verildi. Adli suç olmasından kaynaklı siyasi olmayan koğuşlarda yıldırma politikasıyla karşılaştık. 17 günlük tutukluluk sürecim ise avukatların yoğun çabası ve itirazları ile son buldu.

“Eğitim hakkım gasp edildi”

Bu süreç hayatını nasıl etkiledi, özellikle eğitim hayatına, çalışma hayatına bir etkisi oldu mu?

Bu süreçte öncelikle eğitim hayatım gasp edildi. Devam zorunluluğundan dolayı kaldığım laboratuvar derslerini yeniden aldım. 25 Nisan 2025 Konur Sokak eyleminden üç defa okul soruşturması açıldı. Tüm soruşturmalar usulsüz olduğu için birer birer düşerken, okul yönetimi tarafından bizzat fişlendim. Sekteye uğrayan eğitim hayatımı ise şimdi yeniden rayına oturtmaya çalışıyorum, yeni yollar arıyorum.

Bundan sonra da mücadelede olmaya devam edecek misin? Mücadelenin geleceğini nasıl değerlendirirsin?

19 Mart süreciyle açılmayan yolları aşmış olduk. Ankara Üniversitesi geleneğine döndü ve yeniden forumlar, eylemlerle kampüste buluştuk. Ankara Üniversitesi yeniden direnişin okulu oldu ve gerek kampüste gerek meydanlarda eylemlere yön veren noktaya geldi. Uzun soluklu bu direniş ise yeni kişileri mücadeleye bağladı. Toplumun çelişkileri bu denli gün yüzüne çıkarken üniversite yeniden mevzisini korudu. 19 Mart sürecinden aldığımız yanlışlar ve doğrular ile de yeni dönemi açıyor ve ODTÜ’de, Beytepe’de, Dil Tarih’te pek çok kampüsümüzde mücadeleyi yükseltiyoruz. Yalnızca ben değil; biz olarak, üniversite öğrencileri olarak mücadeleyi sürdüreceğiz.

Unises
ADMINISTRATOR
PROFILE

Posts Carousel

Görüşünü Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.

Latest Posts

Top Authors

Most Commented

Featured Videos